Son eklenenler
latest

728x90

header-ad

468x60

header-ad
İncelemeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İncelemeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

UVMask: Solunan Havayı Filtreleyen Maske


Neredeyse dünyadaki herkesin artık her gün kullanmak zorunda olduğu maskelerin tasarımı konusunda birçok yenilik var. Bu salgınla mücadele etmek için tasarımcıların, mühendislerin ve sağlıkçıların maskelerle ilgili nasıl tutkulu bir şekilde çalıştığı da gerçekten dikkat çekici. UM Systems şirketinin ürettiği son teknoloji solunan havayı filtreleyen maske: UVMask ise bu konuda öne çıkan inovasyonlardan.

UVMask
Artık bilime dayalı teknolojik yeniliklerle herkesin en iyiye erişmesi gerektiğine inanan UM Systems şirketi maske konusunda devrim yaratacak adımlar attı. Ürettikleri UVMask, piyasadaki en güçlü UVC arıtma teknolojisine sahip yeni nesil yeniden kullanılabilir bir yüz maskesi.

UVMask: Filtreleme Hassasiyeti
UVMask, solunan havayı filtrelemek için UV ışığını aktif olarak kullanıyor ve hava filtrasyon verimliliği %99.99 olan bir maske deneyimi sunuyor. Sadece mikroorganizmaları hapsetmekle kalmayıp onları aynı zamanda nötralize ediyor ve virüsün genetik materyallerini mili saniyeler içinde parçalıyor.

Maskenin %99.99’luk hava filtrasyon oranı bir un tanesinden 100 kat daha küçük bir bakteri, virüs veya alerjeni nefes alma hızından 10 kat daha hızlı ortadan kaldırması anlamına geliyor.
UVMask

Çift filtreleme sistemi ile birlikte gelen UVMask piyasadaki en temiz hava kalitesini sağlıyor. Öndeki değiştirilebilir N95 filtresi; 0,3 mikrona kadar toz, kir ve kalıntı partiküllerinin %95’ini engelliyor. Daha sonra UVC ışığı ile 0,3 mikrondan küçük mikroorganizmaları DNA seviyesinde patlatan ve böylece kalan %5’in %99,9’unu yok eden sarmal şekilli bir filtreden oluşuyor. UVC ışığına güç vermek için en yüksek kalitede safir kristal optikler kullanılmış bu teknolojik atılım UVC’nin solunan havayı gerçek zamanlı olarak sterilize ettiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Maskenin Yapısı
UVC Teknolojisi
200 nm-280 nm dalga boyu aralığında; bakteri, mantar ve virüsleri yok etmede son derece etkili, ultraviyole ışınlara UVC deniliyor. Genellikle dezenfeksiyon ve sterilizasyon için kullanılan UVC ışığı, organizmaların DNA, RNA ve proteinleri tarafından emilerek hücrelerin çoğalmasını engelleyen bir teknoloji.

UVMask Ayrıcalıkları
UVMask aktif UV filtreleme teknolojisini giyilebilir bir seviyeye indiriyor. Soluk verme sırasında bile filtreleme işlemi devam eden maske, böylece çevredeki insanları da enfekte olmaktan korumuş oluyor. Maske, aynı zamanda asla ışık ve hava sızdırmıyor, süper yumuşak silikon iç katman sayesinde de cilt dostu bir ürün.
UVMask Dış ve İç Görünüş
Çoklu kayış seçenekleri sayesinde UVMask’ı başınızın veya kulağınızın etrafında sabitleyebiliyorsunuz. Maske, haftalarca kullanımdan sonra filtreyi değiştirmenizi sağlayan çıkarılabilir bir dış kabukla birlikte geliyor. UVC lambasının kendisi 10.000 saatlik bir kullanım ömrüne sahipken maskenin dahili pili tek tam zamanlı şarjla 6 saat boyunca çalışabiliyor. Şirket, kullanılmadığı zamanlarda maskeyi güvenli bir şekilde saklamanız için isteğe bağlı bir taşıma çantası da gönderiyor.

Maskenin yaratıcısı Boz Zou maskeyle ilgili: “Kullanıcılarımızın güvenliği göz önünde bulundurularak, UVMask’ı FDA onaylı ve ISO 17025 tarafından tanınmış SGS Laboratuvarlarında geliştirdik, test ettik ve sertifikalandırdık.’’ şeklinde açıklamada bulundu.
UVMask Kullanıcısı
Maskeler son birkaç aydır hayatımızın çok büyük bir parçası haline geldi. COVID-19 virüsünün etkisi her ne kadar hafiflemiş gibi görülse de önlemler devam ediyor ve ikinci bir dalga ihtimali her zaman açık tutuluyor. Salgının yeniden yükselmesinin önüne geçmek için alınan dışarıda maske takma önlemi ise uzun bir süre daha geçerli olacak gibi görünüyor.

UVMask, taşınabilir hale getirilmiş son teknoloji bir hava sterilizasyon sistemi olarak yaşadığımız bu zor dönemde son derece etkili bir savunma mekanizması yaratıyor. Markanın da dediği gibi: ‘’Güvenli nefes alın, özgürce yaşayın.’’

PC mi Konsol mu? Oyun Açısından Hangi Platform Daha Elverişli?


Oyun için en iyi tercih PC mi yoksa konsol mu? Yıllardır oyun takipçilerinin artan dolar kuruyla birlikte kafasını karıştıran konu, oyun için hangi platformun fiyat performans açısından onları tatmin edeceği olmuştur. Bu yazımızda da siz oyun takipçilerine oyun konsolu veya bilgisayarı tercih edin demek yerine her iki sistemi de çeşitli başlıklar altında inceleyerek seçimi size bırakacağız. Böylelikle PC mi konsol mu sorusunun cevabını bulmada size yardımcı olacağız.

Oyun konsollarına bir giriş yapacak olursak Xbox ve Playstation modelleri üzerinden konuyu ele alacağız. Bu oyun konsolları, markalar tarafından sabit donanımlar ile belirli aralıklarla piyasaya sürülen cihazlardır. Bu cihazlar adı üstünde sadece oyun oynamak üzerine tasarlanmıştır. Bilgisayar cephesine baktığımız zaman ise hazır olarak satın alınabilirken aynı zamanda parçalarını kendiniz satın alarak toplayabilirsiniz. Yani sabit donanım seçeneği burada da mevcut. Bu yüzden halihazırda bir bilgisayarınız mevcutsa çeşitli donanım değişiklikleriyle de oyun oynamaya hazır hale getirebilirsiniz. İki platforma da kısaca değindikten sonra gelelim asıl konumuza:
1- Donanım
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi oyun konsollarının depolama birimi hariç hiçbir bileşenini değiştirmeniz mümkün değil. Öte yandan klavye ve mouse seti ile aynı zamanda konsola uyumu olacak şekilde adaptör alarak da oynanış açısından bilgisayara yaklaşabilirsiniz. Fakat bu aksesuarların da fiyatı size biraz pahalıya patlayabilir. Bilgisayar cephesinde ise işler bildiğimiz gibi farklı. Her bütçeye, ihtiyaca ve zevke göre istediğiniz donanımı ekleyip çıkartabilirsiniz. Üstelik aynı zamanda estetik olarak da eskiye göre günümüzde özelleştirme seçenekleri daha da fazla.


2- Çevrim İçi Oyunculuk
Bir oyun satın almışsınızdır ve oynanış, hikaye, müzikler ve grafikler açısından sizi gayet tatmin etmiştir. Hikaye modu bitmiştir fakat çoklu oyuncu moduyla oyundan keyif almaya devam etmek istersiniz. Bir diğer ihtimal olarak ise Battlefield gibi çoklu oyuncu modu odaklı bir oyun almışsınızdır ve onu çevrim içi oynamak istersiniz. Her iki durumda da konsol platformunda ek para ödemeniz gerekir. Xbox Live ve Playstation Plus’a abonelik ücreti vermek istemiyorsanız maalesef çevrim içi oyunculuktan vazgeçmeniz gerekir ( Free to play oyunları hariç). Bilgisayar açısından ise böyle bir durum söz konusu değildir. Satın aldığınız oyunu ek ücret ödemeden çevrim içi oynayabilirsiniz.

3- Oyun Performansı
Her ne kadar konsollar donanım olarak bilgisayardan ayrılsa da tıpkı bilgisayardaki parçalara sahiptir. İşlemci ve ekran kartı konusunda bilgisayarlara benzer donanımlara sahiptir. Fakat her ne kadar konsol parçalarına benzer bilgisayar parçaları satın alsanız da aynı performansı alamazsınız. Burada söz konusu farklılık oyun üreticilerinin konsollara oyunların optimizasyonu açısından daha farklı bir çalışma sarfetmeleridir. Böylece konsollar kısıtlı donanımla kendisinden daha iyi donanıma sahip bilgisayarlardan daha iyi performans verebilirler. Fakat bu oyun üreticilerinin kare hızından veya görsellik uğruna başka şeylerden feragat etmesi durumunda performans açısından farklılık gösterebilir. Bu durumda bilgisayarların avantajı ortaya çıkar. Oyunları hangi ayarda oynamak istediğiniz sizin elinizdedir ve grafik ayarlarını kısarak yüksek FPS’lerde oyun oynayabilirsiniz veya yüksek donanımlı bir sistemle ayarlarda oynama da yapmayabilirsiniz.

4- Oyun Fiyatları
Oyun fiyatı açısından hangi platformun daha uygun olduğu zaman zaman değişebiliyor çünkü nadir de olsa konsol mağazalarında indirimler olabiliyor. Genel olarak baktığımızda ise ülkemizde bilgisayar platformunun daha avantajlı olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle bazı yeni oyun şirketleri hem kendilerini hem de yeni çıkacak oyunlarını tanıtmak amacıyla düşük fiyattan oyunlarını sunabiliyorlar. Bu oyunlar bazen bilgisayar platformunda bedava olurken maalesef oyun konsolu platformunda bedava olduğu daha hiç görülmemiştir.

5- Oyun Yelpazesi
Sadece oyun sayısı olarak baktığımız zaman bilgisayarın açık ara önde olduğu bilinmekte. Küçük çaplı ve büyük çaplı oyun üreticileri farketmeksizin bu durum böyledir. Çünkü bilgisayar dünyasında geriye uyumluluk mevcut. Önceden oynayıp çok beğendiğimiz ve bir daha oynamak istediğimiz bir oyunu tekrardan oynayabilme şansınız var. Elbet işlemci açısından size bazı oyunlar problem çıkarabilir. Oyun konsolu cephesine bakarsak maalesef böyle bir durum söz konusu değil. Exclusive dediğimiz özel oyunlara gelecek olursak bazı oyunlar sadece oyun  konsollarına özel olarak piyasaya sürülmekte. Özellikle Playstation platformunda hepimizin bildiği Last Of Us, Uncharted gibi özel oyunlar mevcut. O yüzden bunu da oyun konsolu cephesine bir artı olarak ekleyebiliriz.

6- Kullanım Ömrü
Konsolların kullanım ömrü yaklaşık 5 veya 6 yıl arasında ve aldığınız konsolun bir üst modeli çıktığı zaman buna uygun oyunlar da piyasaya sürülecektir. Bu yüzden donanım olarak eski oyun konsolunuz oyunları oynatmak için yetersiz kalabilir ve bundan dolayı belki de ara modellere yönelmek zorunda kalabilirsiniz. Bilgisayar durumunda ise böyle bir durum söz konusu değil. İhtiyaçlarınıza göre ram’inizi, ekran kartınızı veya işlemcinizi güncelleyebilirsiniz. Bu durumda kullanım ömrü açısından bilgisayar daha uzun bir deneyim sunuyor diyebiliriz.

7- Fiyat
Fiyat konusuna gelecek olursak bizce oyun konsolları bilgisayarlara göre daha avantajlı konumda. Dizüstü bilgisayarları ele almazsak kasa, güç kaynağı, işlemci, ram ve ekran kartı derken fiyatlar bir hayli yükselecektir. Fakat yukarıda da belirttiğimiz gibi oyun konsolları güncel oyunlara uygun sabit donanımlarla geldiği için aynı oyunları daha ucuza mal olan bir sistemle oynama imkanınız var.

Özetlemek gerekirse bu yazımızda yıllardır süregelen PC mi konsol mu konusunu sadece oyun açısından inceledik. Elbette işlevsellik açısından bilgisayarlar sunum hazırlama, yazı yazma, video veya fotoğraf düzenleme için konsollara göre bir adım daha önde. Fakat konsollarda da bilgisayarlarda olduğu gibi dizi, film izleme ve bunun yanıda oyun oynarken canlı yayın yapma imkanınız da mevcut. Bu yazımızda yalnızca oyun açısından PC mi konsol mu sorusunun cevabını bulmanız için size yardımcı olacak bilgilere yer verdik.

Akıllı Yelek Teknolojisi İle Antrenmanlar Daha Verimli


Takım sporlarında antrenman takibi akıllı yelek sayesinde çok daha verimli hale geliyor. Çoğu sporseverin futbol antrenmanlarında futbolcuların üzerinde  görmeye alışık olduğu akıllı yelekler nedir? Basitçe tanımlayacak olursak oyuncuların antrenman performansını GPS yardımıyla ölçen akıllı bir yelek diyebiliriz. Peki bunu nasıl yapıyor?

Oyuncuların giydiği yeleklerin sırt kısmına takılan bir GPS cihazı mevcut ve bu cihaz aynı zamanda yüklenilen yazılımla jiroskop, akselerometre ve padometre işlevi de sağlıyor. Avuç içi kadar bir boyutta olan cihaz güç tuşuyla aktif edilip oyuncuların yeleğinin arka kısmına yerleştiriliyor ve antrenman boyunca ölçüm yapıyor. Böylece antrenman boyunca akıllı yelek sayesinde oyuncuların en yüksek hızını, sprint mesafesini, saha içi kat ettikleri mesafeyi ve saha içi ısı haritasının verisini çıkarıyor. Burada çoğu kişi kalecilerin akıllı yelek kullanmasının gerekli olmadığını düşünebilir fakat farklı markalar çeşitli yazılımlarla aynı zamanda vücuda yüklenilen mekanik ve metabolik yükü de ölçebiliyor. Ayrıca antrenmanı algılama ve antrenmana hazırlık derecelerinin de verisini çıkartabiliyor. Peki bu dünyanın önde gelen futbol kulüpleri tarafından da tercih edilen akıllı yelek teknolojisinin asıl avantajları nelerdir?

1-Takım İçi Rekabeti Artırır
Takımların kendi arasında olduğu kadar aynı zamanda takım içinde forma kapma mücadelesinin de olduğu herkesçe bilinir. Oyuna dahil olmak isteyen her oyuncu kendi çabasının ve çalışmalarının antrenörü tarafından fark edilmesini ister. Böylece takım içindeki her oyuncunun gösterdiği performansın verilerinin teknolojik olarak hatasız şekilde toplanmasıyla formayı hak eden oyuncular hakkaniyetli bir şekilde belirlenir. Ayrıca bu durum oyuncuların üzerinde olumlu bir baskı yaratarak hem rekabeti artırır hem de oyunculara ekstradan itici güç sağlar.

2- Sakatlanma Riskini Azaltır
Her takımda kilit oyuncu diye tabir edebileceğimiz oyuncular bulunur ve kadroya ilk onların ismi yazılır. Bu oyuncular takımlarının şampiyonluğa giden yolda önderdir. Fakat bu tip oyuncuların sakatlanmaları koca bir sezona mal olabilir ve aynı zamanda futbolcu açısından belki de kariyerinin sonunu getirebilir. GPS performans izleme sisteminden gelen verilerle antrenörler sporcuların sakatlanma risklerini tespit edip onlara uygun antrenman modellerini uygulayabilirler. Böylelikle özelleştirilmiş antrenman ve dinlenme programlarıyla oyuncular daha güvenli bir çalışma programı elde eder.

3- Takım ve Antrenman Programı Kıyaslar
Antrenörler genellikle sezon öncesinde ve sonunda sporcuları teste sokarlar. Akıllı yelek sayesinde bu durum bir basamak daha yukarı taşınır. Sezon öncesi ve sonu elde ettiği somut verileri birbirleriyle karşılaştırabilirler ve kriterler oluşturarak metrikleri izleyebilirler. Böylece önceki sezonlara kıyasla yıldan yıla takımın gelişimini takip edip ona göre transfer politikaları belirleyebilirler. Altyapı futbolcuları bakımından ise genç yaşlarından itibaren gelişimlerinin raporu tutulacağı için diğer kulüplerin de radarlarına girebilme ihtimalleri artar.

4- Oyunculara Objektif Performans Raporu Sunar
Antrenörler için en zor durumlardan biri, bir oyuncunun performansı hakkında münakaşa etmektir ve sporcular antrenörlerin ne bildiklerini, ne tartıştıklarını bilemezler. İşte burada GPS akıllı yeleği devreye giriyor. Sayılar ve istatistikler yalan söylemez. Bunu her antrenörden duyarız ve akıllı yelek sayesinde antrenörler dilediklerinde son üç maçta oyuncuların performans yoğunluğunu ve farklılıklara yol açan faktörleri objektif olarak tartışabilirler. Bu aynı zamanda veriler erişime açıldığında taraftarlar açısından bir oyuncuyu eleştirmeden önce onları iki kere düşünmeye sevk edecektir.

Kısacası akıllı yelek teknolojisinin sağladığı verilerle kulüplerin futbolcuların performansı hakkında elde edecekleri verilerle başarıya ulaşma olasılığı daha da artıyor. Böylelikle ülkemizde de gündemde olan futbol kulüplerimizin Avrupa ligi müsabakalarında başarısız olmasının çözümünü yabancı sınırı gibi kurallarda aramamamızın önü açılabilir. Ayrıca futbolcuları da çalışmaya sevk edeceği için ülkemizdeki futbol takımlarına kariyerinin son demlerinde gelen yıldız oyuncular yatmak yerine forma mücadelesi için çabalayacaktır.

Huawei’nin Yeni Kamera Patenti Neler Sağlıyor?


Huawei’nin cep telefonları için aldığı yeni kamera patenti telefon dünyasını nasıl etkileyecek? Şu an yüksek fiyatıyla piyasada yerini almış olan Huawei P40 modelinin arkasında 4 adet birbirinden farklı sensör yer almakta. Peki bu sensörler neden bu kadar fazla? Sizin de bildiğiniz gibi cep telefonlarının lensleri değiştirilemediği için lens efekleri, ultra geniş açılı fotoğraflar veya yakınlaştırmayı sağlamak adına kamera modüllerinin telefonun arkasında olması gerekiyor. Özellikle 5 kat, 10 kat gibi yakınlaştırma yapabilmeniz için birçok lens farklı uzaklıklarda yer almalı ve telefonun arka kısmında çıkıntı oluşturacak şekilde konumlandırılmalı. Bu yüzden üreticiler telefon kasasına bu lensleri gizleyebilmek için sensörleri yatay pozisyonda yerleştirip tek bir kamera modülü için 3-4 kameralık yeri harcamak zorunda kalıyorlar.

Huawei yeni kamera patenti ile bu duruma bir son vermek adına kullanıcılara değiştirilebilir lensli yeni bir kamera sunuyor . Fotoğraf çekmeyi seven kullanıcılar yanlarında taşıdıkları lensi telefona takıp farklı lens efektleri ile fotoğraflar çekebilecekler. Farklı lens efekti değil de yakınlaştırma yapmak istiyorlarsa yakın çekime uygun lens veya portre çekmek istiyorlarsa 35 milimetrelik lens takabilecekler. Bunun sonucunda da kullanıcıların aklına her fotoğraf çekimi için “yanımda lens mi taşıyacağım” sorusu gelecektir. Huawei bunu da düşünüp kamera modülünün yanına ayrıca 2 adet standart cep telefonu modülü yerleştirmiş. Böylece kullanıcılar telefonu ceplerinden çıkardıkları an fotoğraf çekimi yapmak isterlerse telefon onlara bu imkanı da sağlayacak. İki farklı sensör yüksek ihtimalle ultra geniş açılı kamera ve standart geniş açılı kamera için kullanılacaktır. Portre fotoğrafı çekmek veya yakınlaştırma yapmak isterseniz büyük sensörlü, lensi değiştirilebilen sensörden faydalanabileceksiniz. Huawei’nin telefonlar için aldığı yeni patent çıkmadan önce diğer markalar buna benzer teknolojiler denedi mi? Huawei’yi diğer markalardan farklı kılan ne?

1- Samsung W880 Amoled 12M
2009 yılında Samsung’un çıkardığı bu telefonla cep telefonu dünyası ile kameralar birleşmişti. Bu cep telefonu günümüzdeki gibi akıllı özelliklerle donatılmamıştı ama çıktığı dönem için fark yaratan 12 megapiksellik bir kamera sensörüne sahipti. Tasarım olarak ise özellikle 2009 yılı düşünüldüğünde çok farklı bir yaklaşıma sahipti. Daha sonra aynı marka tarafından çıkacak olan Galaxy Camera ve Galaxy Camera Phone modellerinin de atası diyebileceğimiz bir modeldi.

2- Nokia Pureview 808
2012 yılına gelecek olursak Nokia bu modeli ile yakınlaştırma açısından telefonlara farklı bir bakış açısı getirdi. Özellikle üzerinde dönemi için kocaman büyüklükte 41 megapiksellik bir sensör yer alıyordu. Bu 41 megapiksellik sensör o dönemin kameraları ile karşılaştırıldığında 4 kat kadar bir büyüklüğe sahipti. Kullanıcılar özellikle 8 megapiksel bir fotoğraf çekmek istediklerinde 2 kata kadar netliğin bozulmadığı fotoğraflar çekebiliyorlardı.

3- Samsung Galaxy S4 Zoom
Samsung yakınlaştırma konusunda günümüzdeki cep telefonlara eş düzeyde olabilecek bu modeli 2013 yılında piyasaya sürdü. Bu model 10 kata kadar optik yakınlaştırma yapabilen, diğer bir deyişle bir cep telefonu-kameraydı. Bu ismi almasının sebebi sizin de tahmin edebileceğiniz gibi ilk bakışta bir cep telefonundan çok bir kamerayı andırmasıydı. Fakat bu tip deneme modelleri piyasada pek rağbet göremedi. Çünkü kamera olarak aldığınızda sensör ve kamera kabiliyletleri bakımından tatmin edici değilken, telefon alarak aldığınızda ise gereksiz büyük ve kaba bir görünüşü vardı.

4- Panasonic Lumix Smart Camera CM1
Döneminde aynı zamanda cep telefonu üreticisi olan Panasonic firmasının cep telefonu ve kamera ile birleştirdiği bu modeli 2014 yılında sahnede gördük. Panasonic Lumix serisi ile zaten halihazırda kompakt kamera üreticilerinden biri olduğu için modelin testlerde neler yapabileceğinin de gösterilmesiyle kullanıcılarda heyecan oluşturmuştu. Japonya dışına çıkamayan ve  kısıtlı üretilen bir model olması onun en büyük dezavantajıydı ve bu yüzden tarihteki yerini aldı.

5- Huawei’yi Bu Modellerden Ne Farklı Kılıyor?
Huawei’yi sıraladığımız önceki modellerden farklı kılan şey standart kameralara sahip olması. Yani değiştirilebilir lensli bir model satın aldığınız zaman zaten üzerinde hepimizin bildiği telefon kameraları yer alacak ve fotoğraf çekmek istediğinizde çekebileceksiniz. Fakat sadece fotoğraf çekmek dışında işin içine farklılık katmak isterseniz telefonunuzun büyük sensörüyle ve takacağınız lenslerle kaliteli portre fotoğrafları çekebilecek ve uzaktaki noktaları yakınlaştırabileceksiniz. Fakat Huawei değiştirilebilir lensli bir telefonu piyasaya sürecekse kutusunda en azından iki farklı lensi ile telefonu kullanıcıya sunması pazarlama açısından marka adına faydalı olacaktır.

Bu yazımızda sizler için Huawei’nin yeni kamera patenti ile önceki tarihlerde çıkan benzer telefonlar açısından olan benzerlikleri inceledik. Cep telefonlarına da lenslerin takılabilmesiyle artık telefonların kutu açılımını yaparken çoğu kişi artık içinde kulaklık ve şarj aletine ek olarak lens var mı diye soracaktır. Ayrıca lenslerle güçlendirilen kameralar güncellemelerle de desteklenirse fotoğraf makinelerini aratmayabilme ihtimalleri de var. Güzel bir manzara ile karşılaştığınız zaman yanınızda kameranızın olmadığına üzülmek yerine artık belki de telefonunuza lens takarak sizi tatmin edebilecek kalitede fotoğraflar çekebileceksiniz.

Gocycle GX Elektrikli Bisiklet 10 Saniyede Katlanıyor!


Bisiklet, hem doğa dostu hem de bir spor aktivitesi olması nedeniyle insanlar tarafından sıkça tercih edilen bir ulaşım aracıdır. Bazı ülkelerde ise kullanımı çok yaygındır. Teknolojinin de gelişmesiyle her türlü araca bu doğrultuda yeni özellikler ekleniyor. Bisikletler için getirilen bu yenilikler de elektrikli bisiklet modelleridir. Elektrikli bisikletler elektrikle çalışan, şarj edilebilir ve kolay pedal kullanımıyla uzun yollarda sürüşü kolaylaştıran bir teknolojidir. Eğimli yollarda bile bisikletin tırmanışı oldukça basit bir hale getirilebiliyor. Ayrıca içerisinde bulunan motorlarıyla bedeninizi yormadan ulaşımınızı hızlandırıp daha elverişli bir hale getirebiliyor. Elektrikli bisikletler sayesinde şehir trafiğinden kolaylıkla kurtulabilirsiniz.

Gocycle GX Gidonu
Elbette bu bisikletlerin kullanım kolaylığı artılarının yanında eksileri de bulunuyor. Örneğin, bir toplu taşıma aracına bisikletinizle binmeniz gerektiği zaman fazla yer kaplaması sebebiyle bazen o araca alınmayabilirsiniz. Bu tarz taşıma ve saklama sıkıntılarının giderilmesi için Gocycle bisiklet üreticisi firma, Gocycle GX e-bisikletini (elektrikli bisikletin diğer kullanımı) üretti. Gocycle GX önceki modellerine kıyasla 10 saniyede katlanabilme özelliğiyle tanıtılıyor. Bu sebeple Türkçe karşılığında “Hızlı Klasör” olarak da adlandırılıyor.

Ayrıca 250W’lık motoruna uyumlu olarak özelleştirilmiş sürüş modlarıyla (Şehir, Eko, İsteğe Bağlı mod), yaktığınız kaloriler ve pedal gücü istatistiklerinizle ilgili sağlık istatistiklerini gösteren Gocycle Connect App ile uyumludur. Bu uygulama Android ve iOS için kullanılabilir. Bisiklet Bluetooth kullanarak uygulama aracılığıyla sahip olduğunuz akıllı telefonla eşleşir. Bu uygulamada ayrıca elektrikli bisikletinizin pil seviyesini de kontrol edebiliriz. Henüz bir navigasyon ve harita özellikleri bulunmasa da bu yönüyle yeterli bir uygulama sayılabilir.

Gocycle GX Elektrikli Bisiklet Fiyatı 3299$
Gocycle GX, firmanın ilk modelinin satışa sunulmasından tam 10 yıl sonra piyasaya sürülmüştür. Bu nedenle 10 yıllık bir birikimin sonucu olduğu üreticileri tarafından belirtiliyor. En önemli özelliği olan aerodinamik tasarımlı katlanma özelliğiyle toplu taşıma araçlarında, arabanızın bagajında ve gittiğiniz yerde kolayca muhafaza edebilirsiniz. Ayrıca sadeleştirilmiş tasarımı ve bu özelliğiyle tekerleği sökmeden patlayan lastiğinizi kolaylıkla değiştirebilme imkanınız bulunuyor. Bu nedenle taşımacılık yapan ya da uzun seyahatlerde bile bisiklet kullanan insanlar için Gocycle GX elektrikli bisiklet modeli oldukça tercih edilebilir. Fiyatı konusunda ise çok elverişli olduğu söylenemez: 3299$. Bisiklet tutkunları için düşünülmeden verilecek bir ücret olsa da çoğu kişi tarafından pahalı bulunuyor. Hidrolik fren sistemine sahip olan Gocycle GX elektrikli bisikletinin ek parçalarına da fazladan ücret verilmesi gerekiyor. Aydınlatma ve çamurluklar bu ek parçalar kategorisine giren önemli parçalardır.

Gocycle GX 17.5kg Ağırlığa Sahip
Gocycle firması 2002 yılında Richard Thorpe tarafından kurulan İngiliz bir firmadır. Richard Torpe uzun yıllarca elektrikli araç endüstrisinde çalışmıştır ve Gocycle’ı kurup hafif ve kullanışlı elektrikli bisikletler yapmak için de McLaren otomotiv şirketindeki tasarımcılık işini bırakmıştır. Elektrikli bisiklet pazarındaki genişlemeyle de Gocycle girişimi Thorpe için oldukça faydalı bir girişim olmuştur.

Bisiklet tutkunları için bisiklet incelemeleri yapan Cycling Weekly sitesinde Gocycle’ın 2019 model elektrikli bisiklet modeli için 9/10 puan verilmiştir. Bisikletin artıları olarak; rahat ve hızlı, çanta boyutunda paketlenebilir, rahat sürüş pozisyonu ve birçok aksesuar desteği özellikleri belirtilmiştir. Ancak eksi olarak belirttikleri özellik ise katlanılması ve açılmasının zor olmasıdır. Gocycle’ın yeni GX modeli de bu eksikliği tam olarak kapatmış oluyor. 10 saniyede katlanabilme özelliği bu elektrikli bisiklet için 10/10 puan vermek için yeterli bir sebep olabilir. Yaklaşık 17.5kg ağırlığına sahip olmasıyla da e-bisikletlerin ortalama ağırlığının dışına çıkmış olmuyor. En hafif elektrikli bisiklet 12kg iken genel olarak bu ağırlık ortalama 17kg’dır.

Elektrikli ve şarj edilebilir otomobillerin yaygılaşmasıyla elbette alternatif araçlar da bu teknolojiye dahil edildi. Bisiklet tutkunları ve trafikten kolaylıkla sıyrılmak isteyen insanlar için oldukça tercih edilir bir hale gelen elektrikli bisiklet teknolojisine yapılan her yenilik onu daha da kullanışlı kılıyor. Gocycle GX elektrikli bisiklet modelinde en belirgin özellik olan 10 saniyede katlanabilme özelliği, her şeyden değerli olan zamanınızı düşünerek tasarlanmıştır.